Üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ın katili Suphi Altındöken’in cezaevinde öldürülmesi, babası Necmettin Altındöken’in de yaralanması olayı ile ilgili olarak, Azmettirici olduğu iddiasıyla tutuklanan ve Adana F tipi Yüksek Güvenlikli Ceza Evinden Van Yüksek Güvenlikli F tipi Cezaevine nakledilen Aydınlı Kabadayı Ahmet Tekin Baykal, bu konu ile ilgili hakkındaki iddiaları Avukatı Yılmaz Özkıral’a ve Basın Sözcüsü Sinan Özdivarcı’ya gönderdiği mektupla cevap verdi.
AZMETTİRME SUÇLAMASIYLA KARŞI KARŞIYA KALDIM...
2008 yılında İzmir'de Polisin yaptığı "Anafor" adı verilen helikopterli operasyon sonucu gözaltına alınan ve organize suç örgütü kapsamında çeşitli suçlardan 70 yıl hapis cezasına çarptırılan Çerkez kökenli Aydınlı Kabadayı Tekin Baykal, Avukatı ve Basın danışmanına kendi el yazısı ile yazıp gönderdiği mektupla yaptığı açıklamasında, "Maalesef karşı kaldırımdan çamur bana sıçradı, bu olayda nedendir bilmem ama, azmettirme gibi bir suçlamayla karşı karşıya kaldım" diyerek kendini savundu.
Mektubunda, "Şimdi mantıken kamuoyunun düşünmesini istiyorum, biliyorsunuz, böyle, kansız, şerefsizlerin hunharca yaptıkları olaylar, tüm toplumda, insanlarda vicdan sızlamasına vicdan rahatsızlığına yol açıyor, buna toplum vicdanı deniliyor, ve bu doğrudur bu gibi olaylarda vicdanı sızlamayan, vicdanı rahatsız olmayan, insan yoktur varsa da, insani duygularından yoksundur?" diyen Ahmet Tekin Baykal'ın, "Mahkum kitlesi, tabiki suçlu kitlesidir, ancak bu kitle çoğunluğunda Kabadayılık Mertlik, Ar, Namus, Güçsüze yardım, kötülüklere karşı çıkma duyguları daha ağır ve yoğundur, çoğunluğu bu zihniyette olan mahkum, zaten bu gibi kansızlara azmettirilmiş durumdadır" ifadeleri dikkat çekti.
İşte Aydınlı Kabadayı Ahmet Tekin Baykal'ın o mektubu:
“Maalesef karşı kaldırımdan çamur bana sıçradı, bu olayda nedendir bilmem ama, azmettirme gibi bir suçlamayla karşı karşıya kaldım, şimdi mantıken kamuoyunun düşünmesini istiyorum, biliyorsunuz, böyle, kansız, şerefsizlerin hunharca yaptıkları olaylar, tüm toplumda, insanlarda vicdan sızlamasına vicdan rahatsızlığına yol açıyor, buna toplum vicdanı deniliyor, ve bu doğrudur bu gibi olaylarda vicdanı sızlamayan, vicdanı rahatsız olmayan, insan yoktur varsa da, insani duygularından yoksundur?
ŞURAYA DİKKAT ÇEKMEK İSTİYORUM
Dışarıdaki insanlarımız Medyada Basında bu gibi olayları duyduğunda, vicdanı rahatsız olur işi gücü itibari ile devamlı ve sürekli bu rahatsızlığı yaşamaz, bir de bu kansızlarla aynı çatı altında, Yedi Yirmi Dört, beraber yaşama zorunda olan mahkumların, psikolojisinin düşünülmesine dikkat çekilmesi lazım ki, bu konuda konunun uzmanları dahi isabetli kararı verip, isabetli teşhisi tanımı yapabileceklerini (özür dileyerek) zannetmiyorum!!! Ancak o ortamda kalmak lazım.
KIZINA BABALIK YAPAMAMANIN AZABI İÇİNDE BİR ADAM VE ÖFKELİ İNSANLAR
Mahkum kitlesi, tabiki suçlu kitlesidir, ancak bu kitle çoğunluğunda Kabadayılık Mertlik, Ar, Namus, Güçsüze yardım, kötülüklere karşı çıkma duyguları daha ağır ve yoğundur, çoğunluğu bu zihniyette olan mahkum, zaten bu gibi kansızlara azmettirilmiş durumdadır.
Yine dediğim gibi, her ne kadar suça yatkın bir topluluk olmakla beraber böyle vicdanı rahatsız eden olaylar karşısında, daha hassas ve daha katı düşünmek lazım, onuru gururu yüzünden yatan bir çoğunluk vardır ve bu karakterdeki mahkumların kimine yirmi metre, kimine elli metre uzaklıkta böyle kansızlar yatıyor, aynı çatı altında aynı havayı soluyor ve aynı yemeği yiyor, ve bu kansızlara on metre uzaklıkta iki üç kızı olan bir baba otuz metre uzaklıkta kızına babalık yapamamanın azabı içinde bir adam ve benzeri konumda öfkeli insanlar bunun ötesinde yetkililerin Devlet ilkesi gereği herkesin kim olursa olsun, canını, malını ırzını koruma zorunluluğundan kaynaklanan bu gibi kansızlara, uygulanan statü ve Mahkumda biz neler çekiyoruz, bu şerefsizlere özel muamele yapılıyor gibi bir olumsuz durum ve tahrik bir kez daha azmettirilmiş oluyor.
Şimdi bu çerçevede birilerini birilerinin azmettirmesine gerek varmıdır? Kamuoyunun takdirine bırakmak lazım, bu gibi durumlarda böyle kansızların konulduğu cezaevinde Mahkumun yüzde doksanı, o andan itibaren tahrik altındadır ve azmettirilmiştir, yani bu gibi ortamlarda mahkum zaten AZM durumdadır..”
HASAN KADİFE
Kaynak: www.usakhaber bulteni.com