Bugün basından sansürün kaldırılışının 106. yıl dönümü. Bilindiği gibi 24 Temmuz aynı zamanda “Basın Bayramı” olarak da kutlanıyor.
Kutlanıyor ama bu “bayramı” gazeteciler ve basın çalışanları da ciddiye almıyor olmalılar ki, sanal ortam üzerinden gönderilen kutlama mesajları ile 24 Temmuz Basın Bayramı geçiştiriliyor.
Basından sansürün ilk kez kaldırılışından bugüne kadar geçen 106 yıla baktığımızda ise, özgür ve sansürsüz basın konusunda çok fazla yol almadığımızı görüyoruz.
Basında sansür, ifade edildiği gibi gerçekten kalktı mı? Bu soruya, gönül rahatlığıyla “evet” demek mümkün olmadığı gibi, aksine gizli ya da açık baskılarla sansürün daha da arttığını söyleyebiliriz.
Günümüzde “özgürlük rüzgârları” estiği halde yine sansür vardır. Elbette bu uygulamalar “sansür” adı altında yapılmıyor ama sonuç değişmiyor. Yöneticiler her zaman medyadan şikâyetçi oldukları için kendilerine has yöntemlerle “sansür” uygulamaya devam ediyor. Siyasetçiler “Dikensiz gül bahçesi” olsun istiyorlar. Eleştiriye tahammülleri yok.
Her 24 Temmuz geldiğinde siyasetçisi, yöneticisi utanmadan, sıkılmadan e-mail’ler ile gazetecilerin “Basın Bayramı”nı kutlamaktan geri kalmıyorlar. Bu durum aslında, basına ve medya çalışanlarına ne kadar önem verdiklerinin de çarpıcı bir örneği.
Milletvekilleri, belediyeler, odalar ve resmi kurumlar yarattıkları “danışmanlık” sistemi ile gerçeklerin üzerini yine danışmanlara hazırlattıkları haber bültenleri ile örtmeye çalışıyorlar. Medyada nasıl haber görmek istiyorlarsa, kamuoyunu nasıl yanıltmak istiyorlarsa o tür haberler medya kuruluşlarına servis ediliyor.
Bizim medya kuruluşlarımız hem bundan şikâyetçi oluyor, hem de “ısmarlama” haberleri yayınlamaktan geri kalmıyorlar. Kendileri haber üreteceği yerde koşmadan, yorulmadan, terlemeden “ısmarlama” haberleri gazete sütunlarına, internet haber sitelerine taşıyıp kendilerini adeta aşağılayan bu kurum ve kuruluşların gönlünü hoş tutmaya çalışıyorlar.
Kurum ve kuruluşlardan servis edilen haber ve fotoğraflar buram buram “sansür” kokuyor. Bu haber bültenlerinde sadece övgü dolu metinler, haber tekniğinden uzak kişilerce hazırlanıp “haber” adı altında servis ediliyor.
Kanunlarımız, “medya sansür edilemez” der, ama işleyiş bunun tersini gösteriyor.
Bir de kalemini 3-5 kuruşa satan ya da kiralayan “tetikçi gazeteci” modelleri yaratıldı. “Para gelen yerden haber esirgenmez”, “Reklam veren” eleştirilmez mantığı ile hareket eden basın mensubu bile diyemeyeceğim kişilerle mesleğini gerçek anlamda icra eden meslektaşlarımız da yozlaştırılıyor. Böyle bir anlayış “sansür” sayılmaz mı?
Gönderdikleri kutlama mesajlarında basına övgüler düzen, basın özgürlüğü naraları atan yöneticilerimiz acaba kendileri bu yazdıklarına inanıyorlar mı? Özgürlük dedikleri şey sadece sözde kalıyor. Hamasi sözlerle kutlanan “Basın Bayramı”mız, “sansür” uygulayan bu yöneticiler tarafından alaya alıyor.
Sadece açıklamalarla yetinmek, basın üzerindeki baskıyı bertaraf etmek için yeterli değildir. Bir ve bütün olmak, kimden gelirse gelsin baskıya karşı koymak, bu uğurda bütün medya mensuplarıyla işbirliği yapmak; kurum ve kuruluşların birinci görevi olmalıdır.
En acısı da, basın meslek kuruluşlarının 24 Temmuz “Basın Bayramı” vesilesiyle gizli ya da açık “sansürü” masaya yatırıp tartışamamış olmasıdır. Meslektaşlar arasında birlik ve bütünlüğün sağlanamamış olmasıdır. Bunu geçtik gizli ya da açıkça uygulanan “sansürü” normal kabul eder hale geldik.
Medyamızın örtülü de olsa hala sansür baskısı altında tutulması utanç vericidir.
Aydın’da yerel basın hafife alınmaktadır. Basın mensupları kullanılmaktadır. Gazeteciler birlik-beraberlikten yoksundur. “Böl-parçala-yönet” mantığı ile gazeteciler ayrıştırılmaktadır. Aydın Gazeteciler Cemiyeti ve Aydın Gazeteciler Dayanışma Derneği mesleğin geleceği adına hiçbir çalışmaya imza koymamışlardır. Birlik ve bütünlük sağlanamamıştır. Şikâyet edilen “kendi haberini, kendin yarat yöntemini” ortadan kaldırmak için gelin birlik olun bu tür habercilik zihniyetine bizler de ambargo koyalım. Kendi yarattıkları haberlere gazetelerimizde yer vermeyelim. Mail ortamında gönderilen haber, yazı, fotoğrafları yayınlamayalım.
Bunları yaparsak güç oluruz, yapamazsak daha sırtınıza semer vuran çok olur.
Basın Bayramınız kutlu olsun…