Kendisine verilen onca desteğe rağmen Anıl Yetişkin, hala “Efeler Noteri” gibi o düğün senin, bu dernek benim zeybek oynamakla meşgul.
Bugün de çöp toplamış...
Zaten kent şimdiden ahlaki, siyasi, idari ve çevre yönünden çöplüğe dönmüş durumda.
Anıl Yetişkin etrafında çöreklendirilen Çerçioğlu yapılanması, tüm kontrolü elinde tutuyor. Denge Yayın Grubu Genel Yayın Yönetmeni Emin Aydın'ın yazdığı gibi rüşvet çarkında puantaj sistemi kurulmuş. Buna rüşvette demeyelim, haraç diyelim. Çünkü rüşvet kişiler arasında gönüllü yasa dışı alış veriştir. Bunların ki dayatma. Yani devlet haricinde zorla vergi topluyorlar. Devletin egemenlik yetkisini gasp edip, kendi devletlerini ilan ediyorlar. Millette korkudan şikayetçi olamadığı için, yasal işlem başlatılamadığından, bu yağmacı Moğol Sürüsü meydanı boş buluyor.
En son canı yananlar iki kez üst üste belediyeyi bastı. Kapılara kadar tutup eylem yaptı. Anıl Yetişkin BŞB’den geldiği belli olan talimatla ya imla hatası diyor, ya yanlış anlaşılma diyor, ya da özür dilediler diyor, anında yalanlanıyor.
İki kez de baro başkanlığı yaptı...
Utancı madalya gibi yapıştı üzerine.
İş o kadar ileriye gitmiş ki bırakın Efeler'de yuvalanan ve BŞB kontroündeki siyasiler, bürokratlar dışında, haraç çarkında gazeteciler bile var.
Aldığımız ihbarlarda BŞB ve Efeler'den nemalanan bazı gazetecilerin aynı zamanda iş takibi yapıp avanta peşinde olduklarını öğrendik.
Bunlar cukkayı alır, ellerine ne tutuşturulursa onu yayınlarlar, sonra da medyatör kisvesiyle gezerler. Aslında insan içine çıkmaması gerekenler. Hesapta gazeteci bunlar değil mi? Gerçek görevleri kamunun hakkını korumak değil mi? Mazlumun yanında, halkın ve hakkın yanında olmak değil mi? Bu avanta lavantacı BŞB ve Efeler'den beselenen gazeteci kılıklı pofuduk grubu, bir de sosyal medya üzerinden mağdurları tehdit etmişlerdi.
Karşı haberleri kafalarına yiyince, hemen kayıplara karıştılar.
Ondan pofuduk dedim çünkü durumları o...
Üzerine bastın mı yumuşacık olduklarından, puf diye ses çıkıyor.
Peki bu kadar rezilliğin, Aydın BŞB gibi Efeler'in de adeta Moğol istilasında olmasının, hem de sistemli şekilde yağma-haraç düzenine dönüşmesinin ardında ne yatıyor?
Araştırmalarımız sonucu edindiğimiz bilgiler, bu güruhu tarih boyu halk nazarında mahkum edecek seviyede.
Anıl Yetişkin'e, “Bizim son dönemimiz. Sen algı işlerini takip et, diğer işleri biz yürütelim. Evrim Karakoz'u nasıl Milletvekili yaptı isek, seni de vekil yapalım. Sen de kurduğumuz düzene karışma” demişler.
Pazarlıklar bu olduğu için “Ali Kıran Baş Kesen” şekilde milleti haraca bağlamaya kalktılar.
Sonuç millet üst üste belediyeyi haklı olarak basınca şikayetçi bile olamadılar.
Yok imla hatası, yok yanlış anlama kılıfına bakmayın.
O kılıflar bu rezaletleri kapatmaz.
Millet de, “Şu benden şu kadar rüşvet istedi, bu bu kadar istedi, şuraya şunu verdik, buraya bunu verdik” dese, tüm kepazelikleri ortaya saçılacak.
Size şimdiden söyleyim.
Bu şehir çok olaylara gebe.
Çünkü halkın artık Moğol Sürüsü adını taktığı bu güruh, son dönemleri olduğunu kabul ediyor. Yani ne Özlem Çerçioğlu ne yapılanması, artık CHP’de gelecekleri kalmadığı gerçekliğiyle yüzleşti. Bu nedenle daha azgın şekilde saldıracaklar kamu kaynaklarına ve iş insanlarına. Aralarında da yiyecekler bir birlerini.
Kaynaklar yağmalanınca, bu şehirde anca sinek orduları, çöp dağları oluşur.
Zaten tek çivi çakmadıkları gibi, olanları da berbat ettiler.
O hanımevleri, çocukların kendilerine gelecek kurdukları kitap cafeler, hepsi tarumar.
Fatih Atay döneminde yapılan ve dillerine doladıkları Doğa Otel'i, bildiğiniz salaş meyhaneye çevirmişler. Artık aileler gidemiyor. Şikayet üzerine şikayet yağıyor. Ve emin olun, bunlar oralarda hesapta vermiyordur. Eskiden bildiğimiz, tanık olduğumuz şeyler.
Bazılarıysa lüks mekanlardan çıkmıyor.
Geçmişte ucuz şarap bulamazlardı şimdi alemlere akıyorlar.
Aydın BŞB’nin sağlık koordinatörü Dr. Kadir Karakoç bile kamu kullanımındaki araçla, yanında üç bayanla kaza yapmadı mı?
Alkollü halde kadıncağızları bile bırakıp kaçmadı mı?
Vatandaşlar tarafından yakalanmadı mı?
Ne oldu? Hala dokuz dağın efesi gibi ona buna talimat veriyor.
Özlem Hanım ve şurekası da ona neredeyse madalya takacak.
Nasıl gık desinler ki?
Neredeyse tamamı yargılanıyor.
Yargılandıkları davalarda Doktor üzerinden şu an görevli olduğu Medinova Hasatenesi'nden düzmece sağlık raporlarıyla davaları yıllar boyu uzatıyorlar.
Neresinden tutsanız cıvık cıvık, neresine baksanız vıcık vıcık bir yapılanmanın, şehri sürüklediği bir bataklıkta daha çok kepazliklere tanık oluruz.
Anıl Yetişkin'e de sözüm;
Aksekili Ayten Teyzenin torunu. Her gördüğümüzde elini saygıyla öptüğüm Cumhuriyet kadınının torunu. Adliye Memuru Saygın Mustafa Bey'in oğlu. Bunlara kanıp dillere düştün şimdiden... Seni de ıslak mendil gibi kullanıp attıkları gün anlayacaksın her şeyi.
SAKİN OL ÖZLEM HANIM
Özlem Çerçioğlu artık CHP ve halk nazarında neredeyse sıfırı tükettiği için belli ki hayli sinirli. Trolleri ha bre önüne gelene saldırıyor.
Son saldırdıkları, TMMOB Aydın İKK Yönetimi.
Adamlar, bilimsel verilerle açıklama yaptılar.
İmar yönetmeliğinden hiç haberimiz olmadı, Özlem Hanım bizi defalarca talebimize rağmen kabul etmedi dediler.
Vay sen misin bunu diyen.
BŞB trolleri bülbül kesildi.
TMMOB yönetimine saldırı üzerine.
Özlem Hanım orada açıklamayı yapan Tunç Erlaçin kim biliyor musunuz?
Rıza Posacı ve sizin Efeler ilçe Başkanı Süha Bayırlı'nın teyze oğlu.
Dedeleri, babaları, Aydın'ın Kurtuluşu için mücadele veren, Atatürk'ün yol arkadaşları.
Bence kimelere saldırdığınıza dikkat edin.
Onlar bile bu hale geldiyse, şehir yönetilemiyor, hızla kaos ortamına gidiyor demektir.
Bu arada... Önümüzdeki süreçte sizin Rahmetli İlhami Ortekin'e yaptığınız gibi SGK borç faizlerinin sizin tarafınızdan ödenmesi için, tüm ilgili kurumlara resmi başvuru yapacağım. Ödemediğiniz takdirde kamu zararı nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığı'na ayrıca başvurum olacak.
Bunlarla da sınırlı kalmayacak.
Dr. Erkan Karaarslan yani önce bizlere Danışmanım diye takdim ettiğiniz, sonra mahkemede tanımıyorum dediğiniz Karaarslan, fiber optik yolsuzluğu ile ilgili bir yazı yazdı, yer yerinden oynadı. Orada sadece geçiş hakkından BŞB ve ilçelerin yaklaşık beş yüz milyon kaybı olduğunu söylüyor.
Şu anda kazı ruhsatı ve zemin tahrip bedellerini hesaplıyoruz.
Dr. Karaarslan yasaları koymuş, güncel bedellerle hesaplamaları yapmış, diğer hesaplamalar bittiğinde belki de milyarlarca lira zarara soktuğunuzu ispatlamış. Ve şunu sormuş; “Bu paralar nereye, kimlerin cebine gitti?” “İlçelerin yüzlerce milyonu ödendi mi?”
Meraklanmayın bundan da hem idari hem adli suç duyurularımız olacak.
Sonrasında sıra Aydın Tekstil’den kaybolan, üzerleri ambalajlı sıfır makinelerin akibetine gelecek. Onlar hurda değildi malumunuz. Yetmeyecek, aile şirketinize ait fabrikalardaki alt yapı katılım payı nasıl hesaplanmış, onun bilgilerini isteyeceğiz. Enine mi boyuna mı?
Yağmur gibi yağacak adli ve idari suç duyuruları.
Hem de delilleriyle.
Kapanan eski dosyalar da açılacak.
Hani muhakkikler üzerinden kapattıklarınız.
Şu danışman yaptığınız Naci Çetin Aker'in kapattığı dosyalar dahil.
Valla ben kampa girdim, Rocky gibi sıkı hazırlanıyorum.
Bence siz de az antreman yapın...
Adli ve idari epey karşı karşıya geeceğiz.
Bu arada. Diğer davalardaki gibi ayrı mahkeme kurulmasına bu kez izin verdirmeyeceğiz. Malum yargılamada silahların eşitliği ilkesi. Biz hangi yasalara göre o mahkemelere saygıyla gidip ifademizi karşılıklı veriyorsak, bu kez sizinle de öyle olacak.
Dediğim gibi...Hemen kampa girin...
Sizi sevdiğimiz için baştan uyaralım...
Bir de Aydın Şafak her haber yazdığında üzerine “Aydın Şafak’a suç duyurusu yapıldığı öğrenildi” haberleri yaptırıyorsunuz ya, suç duyurusu nasıl yapılır bizim yaptığımız suç duyurularından öğreneceksiniz.