Yazdıklarımızdan siz niye rahatsız oluyorsunuz? Sayın Erdoğan Eker…
YALÇIN YILDIRIM
35 yılı aşan gazetecilik yaşantımda hiçbir meslektaşımı eleştirmiş değilimdir. Hiçbir gazetenin yazdığı haberin de eğri ya da doğruluğunu aklamaya çalışanlar arasında da olmamışımdır.
Ancak bazı arkadaşlarımız dost görünüp;
Yüzümüze gülerken;
Birilerine şirin görünmek adına;
Yaptığımız işi ya da haberi eleştirme cüretinde bulunmaktadırlar.
Kim bilir, aklamaya çalıştıkları ile nasıl bir menfaat ilişkisine gireceklerdir?
Sözde dostumuz, bize gazetecilik öğretmeye çalışmaktadır.
Ancak gazeteciliği, bizlerden öğrendiğini unutmaktadır.
Gazetecilik kisvesi altına sığınıp, kamuoyunda kendimize yer edinmeye çalışanlardan olmadık, olamayız.
Gazeteciliği mal varlığı edinmek için de kullanmadık.
Sonradan görme gazeteci değiliz.
Gazetecilik kisvesi altına sığınıp, kamuoyunda kendimize yer edinmeye çalışanlardan da olmadık, olamayız.
Yanlışı eleştirir, başarıyı överiz. Sezar’ın hakkını Sezar’a veririz.
Bir yanlışı belgesiyle ortaya koyarken;
Yaptığımızın “Sahte Müfettişlik” olduğunu yazan Dost görünümlü gazeteci arkadaşımız “Nikser” (Mikser diyecekti galiba) benzetmesiyle kimin “mikser” olduğunu Nazilli kamuoyunun bildiğini unutup bizi küçümseme eğilimine de girmiştir.
* * *
İnsanın en önemli vasıflarından birisi de kişinin kendini ve haddini bilmesidir demiş atalarımız. Her meslek grubunda bu tür kişileri görmeniz mümkündür.
İğneyi önce kendimize batıracak olursak;
Bizim meslek camiasının içinde de bu tür kişilikler vardır. İçleri fesatlıkla dolu bu tür kişiler gazetecilik yaptığını sanırlar.
Geçmişini unutan bu kişilikler kendinden üstün biri karşısına çıktığında fesatlıklarından çatlarlar. Şahsi ego, hırs ve kıskançlıklarını kendinden daha iyi bir gazeteyi ve gazeteciyi karşılarında gördüklerinde açığa vurmaktan çekinmezler.
Gazetecilik asıl meslekleri olmadığından eleştirilerini koyarken gazetecilik etiğinden uzak hal ve davranış içine girerler.
Ben kişi olarak bir şeyi veya bir durumu eleştirirken akıl, fikir, iz’an, kişilik hakları terazisini hiçbir zaman eğri tutmam.
Eleştireceğim konuyu önce empati yolu ile kendi nefsimde ele alır daha sonra normal ölçüler içinde düşüncemi kamuoyu ile paylaşırım. Bunları yaparken boyumu aşan, aklımın ermediği konulara ise hiç girmem.
Bu yazıyı neden kaleme aldım?
Son günlerde Aydın Gündem İnternet Gazetemiz ve ŞAFAK Gazetesi’nin varlığından rahatsızlık duyan bazı meslektaşlarımız, hakkımızda ipe sapa gelmeyen eleştiriler yapıyor akıllarınca.
ŞAFAK Gazetesi, 24 yıldır Aydın Bölgesi’nde yaptığı gazetecilikle kendini kanıtlamış bir gazetedir.
Bir ekol, bir okuldur.
Haberin kaynağına iner.
Haberi yaratır.
Haber ayağıma gelsin, demeçler ayağıma gelsin diye beklemez, habere konu olan kişilere bizzat ulaşır.
Masa başından gazetecilik yapmaz.
Haberi imkânları ölçüsünde takip eder okuyucusuna ulaştırır.
Meslek ilkelerini ve kurallarını bilir; uyar.
Şantaj, tehdit veya devlet desteği alarak mal varlığı edinmemiştir.
Kimsenin uşaklığını yapmaz.
Yol göstericidir.
En önemlisi, ardındaki güç okuyucusunun gücüdür.
ŞAFAK, 24 yıldır rüştünü ispatlamış ve okuyucusunun verdiği destek ile yayınını sürdürmektedir. Aydın Gündem internet gazetemiz de gücünü buradan almaktadır.
Gazetemizi karalamaya çalışmakla elinize hiç bir şey geçmez.
Siz de daha iyisini yapmak için çaba harcayın.
Yaratıcı olun.
Kıskançlık ve fesatlığın kimseye faydası yoktur.
Konfüçyüs şöyle diyor;
“Bildiğin zaman bildiğini bil, bilmediğin zaman da bilmediğini bil.”
Bizim çizgimiz bellidir.
Bunu bilen bilir.
Yazdıklarımızdan ve varlığımızdan siz niye rahatsız oluyorsunuz?
Sayın Erdoğan Eker…