• Karamollaoğlu: “İşi ehline vermezseniz hapı yutarsınız..”

    Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Saadet Partisi 6. Olağan Gebze İlçe Kongresi'nde ehliye ve liyakat konularında eleştirilerde bulundu.

    20:08:03 | 2021-10-24

     Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu Saadet Partisi 6. Olağan Gebze İlçe Kongresi'nde açıklamalarda bulundu. Karamollaoğlu ehliye ve liyakat konusunda eleştirilerde bulunarak, "İşin ehli olmayan insanları büyük mevkilere getirirseniz, o zaman siz de hapı yutarsınız bu millet de hapı yutar. Şu anda karşılaştığımız sıkıntılar bundan kaynaklanıyor." dedi.

    Batı'ya 'İslamofobi' tepkisi gösteren Karamollaoğlu, 'Ermeni Katliamı' ifadesi için de sert sözlerle tepki gösterdi. Karamollaoğlu, "Ermeni Katliamı yapıldı deniyor şimdi de. Hadi oradan be. Sahtekarlar. Ermenilere yüzyıllarca yaşama hakkını kim verdi? Osmanlı verdi" diye konuştu.

    Karamollaoğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

    "Müslümanlar bütün dünyaya barış getirmişlerdi. Her inanca sahip olanlar huzur içinde yaşamıştır İslam ülkelerinde. Ermeni Katliamı yapıldı deniyor şimdi de. Hadi oradan be. Sahtekarlar. Ermenilere yüz yıllarca yaşama hakkını kim verdi? Osmanlı verdi. Yıllarca demiyorum yüz yıllarca. Eee birden bire 1917 yılına geldiği zaman 'katledelim şunları yeter artık' dediler. Böyle saçmalığa kimse itibar etmez. Bu sadece ve sadece inancımızı tahakküm altında almak, bizi kötülemek için uydurulmuş bir iftiradan ibarettir. 

    Şu anda Avrupa'nın Amerika'nın bir numaralı meselesi İslamofobi. Ne için aman ha insanlar öğrendiği zaman İslam'a koşmaya başlıyorlar. Kabule başlıyorlar. Bunun önüne geçmek için öyle bir iş yapalım ki insanlar İslam'dan korksun. İslamofobi; İslam korkusu diyor.

    Sırf bu sebepten dolayı 'ya bu İslam ne kadar yanlış bir inanç sistemiymiş' dedikten sonra şu gerçekleri öğrenip insanları daha rahat öğrenip insanları daha rahat uyandırayım diye İslam'ı tetkik ettikten sonra 'Ya bu ne biçim iş! Benim düşündüklerimin tam tersi bundan daha mükemmel bir inanç sistemi yok' deyip İslam'a sarılan binlerce insan var. Bunu özellikle hatırlatıyorum ki biz de inancımızın kıymetini bilmek mecburiyetindeyiz. İşte bundan dolayıdır ki inanç zorbalığa gelmez. Onun için bizde düşünce, inanç, fikir hürriyeti en kamil manada vardır. Bu neyle teminat altına alınır? Kamil bir adalet sistemiyle.

    İŞİ EHLİNE VERECEKSİNİZ

    Adalet olmadan huzur olmaz. Adalet mülkün temelidir. Yani malımızın mülkümüzün değil, devletin temelidir. Bu da bizim 3. yıldızımız. Huzur ve barış olacak. Fikir ve inanç hürriyeti teminat altına alınacak, bu da adaletle korunacak. Olmadan olmaz. Bu prensiplere dayanarak bizim dışımızda politika icra eden, bunu somutlaştıran ben başka bir görüş olduğu kanaatinde değilim şimdiye kadar. Ha biz bu arada buna şu hususları da yerleştirdik. Nedir o? Yönetimde siz ülkenin problemlerini çözmek istiyorsanız; işi ehline vereceksiniz. Bu temel bir kuraldır. Hastanız varsa o hastanın derdiyle dertlenecek ehil bir doktor ararsınız. İnancına da bakmazsınız Amerika'da varsa gücünüz yetiyorsa Amerika'ya kadar götürürsünüz hastanızı.

    İŞİN EHLİ OLMAYAN İNSANLARI GETİRİRSENİZ HAPI YUTARSINIZ

    Arabanız bozulduysa seversiniz sevmezsiniz ama işi ehline en iyi ustaya verirsiniz tamirat için. O zaman arabanız çalışır. Ama siz benim yakınımdır deyip de işin ehli olmayan insanları büyük mevkilere getirirseniz, o zaman siz de hapı yutarsınız bu millet de hapı yutar. Şu anda karşılaştığımız sıkıntılar bundan kaynaklanıyor.

    ŞEFFAFLIK VURGUSU

    Devleti yönetmeye talip olanlar şeffaf olmak mecburiyetindedir. Her yaptıkları işin, her attıkları adımın, her verdikleri kararın hesabını millete vermek mecburiyetindedir. Siz kim oluyorsunuz ya? Ben 50+1 oy aldım benden hesap soramazsınız' diyemez bir Cumhurbaşkanı. Milletvekili de diyemez bakan da diyemez.

    AVRUPA'DA HESAP SORUYORLAR

    Batıyı biz tenkit ederiz. Ben prensip itibarıyla menfaatperest oldukları için Batı'ya tam güvenemem. Ama şunu da görelim şeffaflık onlar da var. Hem de nasıl. İğneden ipliğe her attıkları adımı yöneticilerine soruyorlar. E biz niye sormayalım? Elbette sorarız. Dış politika tamamen bir keşmekeşe döndü. Bundan 20 sene önceki dış politikayla şimdikine bakın, birbiriyle taban tabana zıt. Amerika istedi diye Irak müdahalesine destek verdik biz. Meclis rıza göstermemesine rağmen. Amerika istedi diye biz Suriye'ye müdahale etmeye kalktık. Libya'daki kargaşa belli, işte Yemen belli. Amerika'nın derdi başka bizimkilerin derdi başkaydı. Amerika'nın bir tane derdi var: Büyük Ortadoğu Projesi adı altında büyük İsrail Projesi'ni kurmak.

    BİR ZAMANLAR BOP EŞBAŞKANIYIZ DEMEDİ Mİ?

    Bir zamanlar bizim devlet başkanlarımız çıkıp da 'Büyük Ortadoğu Projesi'nin eş başkanıyız' demedi mi? Dedi. Şimdi kafa tutmaya kalkıyoruz. Yani bir seçime gideceğiz diye bu kadar yalpa yapmak doğru değil. Baştan da söyledim biz Amerika'ya da Avrupa'ya da güvenmeyiz. Ama dünyada barış ve huzur olsun diye onlarla da münasebet kurmaktan çekinmeyiz. Ama hakkımızı onlara yedirmeyiz. Bunu da herkes bilmeli. Biz dünyada barış olsun isteriz ama dünyadaki barış bizim şahsiyetli bir dış politika izlememize bağlıdır. Arkasından da ilk adımı komşularımızla İslam ülkeleriyle bir araya gelerek atma mecburiyetimiz var. Sonra da bütün dünyaya örnek olacak sistemi biz kurdururuz.”