Bir bayram sabahı anacığımızın misler gibi sabun kokulu yastıklarında uyansak. Sarılsak boynuna, doya doya ellerinden öpsek. Gökyüzü alabildiğine mavi olsa, güneş pırıl pırıl ışıklarıyla gözümüzü kamaştırsa. Bütün yollar rengarenk çiçeklerle bezenmiş olsa.
Büyük bir heyecanla bütün komşuları dolaşsak kapı kapı. Ellerimizde ne silah ne taş ne sopa sadece çocukluğumuzdaki şeker torbaları olsa.
"Nereden bir kör kurşun gelecek" korkusu olmadan yürüsek sokaklarda. Simitçi Kürt Rıza Amca, Alevi Mustafa'ya çay ısmarlasa köşedeki parkta. Bir sabah da şehit haberi almadan uyansak, analarımız gerçekten bayram yapsa.
"Nerede o eski bayramlar?" diyerek sızlanan, eleştiren, tahammülsüz bir toplum olmasak. Öfkemiz, dilimizin ucunda sürekli tartışmasak. Kin, nefret, hakaret, şiddet, savaş gibi kelimeleri çıkarsak lügatimizden. Bu bayram, taşın altına sadece elimizi değil bedenimizi de koysak.
Bir insanı sadece haklı olduğu için savunsak, gerçekten hak ettiği için. İncitmeden eleştirebilsek haksız olanı, hakaret etmeden. Köylümüz, çiftçimiz, üreticimiz değerinde satamadığı ürünün hesabını seçim zamanı oy istemek için gelen vekiline sorsa. Laz Ahmet amcanın kahvehanesi emekli öğretmenlerimizle dolu olmasa.
Uyanık, kurnaz, kavgayla, bağırarak, sloganlarla hak arayan çocuklar değil saygılı, dürüst, asla hak yemeyen çocuklar yetiştirse annelerimiz, toplumumuz. Sokak çocuğu, kimsesiz çocuk kalmasa hiç. Onların kimsesi sen, ben, biz olsak, birlikte olsak.
Kadınlar gününde kadınlığa ve analara iltifat sıralayanlar kuytu bir köşede fırsatını bulduğunda tecavüz cinnetini işlemese. Komşusu, amcası, abisi, yetmedi babası kurbanlıkmış gibi bakıp kurban etmese kadınlarımızı.
Hep birlikte harç olsak, tuğla olsak, köy okullarımızı yeniden yapsak. Onlar, yüzler, binler andımızı okusak hep bir ağızdan. Yüreğimiz vatan, bayrak ve insan sevgisiyle dolsa. Bir avukat dostumla bayramlaşırken usulca fısıldasa en içten gülümsemesiyle, "Korkma, adalet mülkün temelidir" diye.
Sen, ben, öteki, beriki demeyi bıraksak bu bayram; biz olsak, bütün olsak, millet olsak yeniden. İzmir’in dağlarında demet demet çiçek açsak. Barışa, kardeşliğe koşar adım yürüsek; dolaşsak tüm vatanı karış karış. Bütün dünya şaşırıp kalsa ve "Eyvah! Çılgın Türkler yeniden uyandı" dese. Silahlarımızdan, kılıçlarımızdan değil; birliğimizden, Türklüğümüzden korksa bize düşman olanlar.
Artık eskiye özlem duymadan, eskilerin o bir arada, milletçe, içtenlikle kutladığımız bayramlardan birini yaşasak bu bayram.
Sadece dillerde değil tüm gönüllerde kutlayacağımız bir bayram olması temennisiyle;
Şeker tadında bayramlar!
FATMA YAZICI