Aydın'daki FETÖ operasyonları ile ilgili köşe yazılarımızdan, bazıları rahatsız olmuş...
Biri de mesleği avukatlık olup, gazetecilik ile kendine çevre yapmaya çalışan Akın Yakan...
Zaten memlekette iki iş artık ayağa düştü...
Biri gazetecilik, biri emlakçılık.
Akın kardeşime şunu sorayım;
“Yazdığımız yazıdan sen neden rahatsız oldun birader?”
“FETÖ’cüleri savunmak sana mı kaldı?”
“FETÖ mücadelemizden neden rahatsız oldun ki, bizi hedef edip aba altından sopa gösteriyorsun?”
Çok istiyorsan FETÖ sanıklarının davalarını yüklen...
Çok yüklü rakamlardan bahsediyorlar, servet sahibi olursun.
Bak güzel kardeşim.
Seninle hukukumuz yok, senin işin sana benim işim bana...
Gazeteciliğe soyunduysan, o zaman bir şeyleri öğrenmen gerek...
Sen vatanını, milletini, devletini, bayrağını, ezanını seven adam isen, bu FETÖ denen hain örgüt 80 milyonun canına, malına, ırzına kast ederken, düzmece davalar ile ülkenin tüm kurumlarını çökertirken, insanları sahte delillerle ceza evlerinde yıllar boyu çürütüp ailelerini dahi heba ederken, sınav soruları çalınıp milyonlarca gencin yaşamları yok olurken neden çıkıp bağırmadın?
Neden bizi hedef gösterdiğin gibi onlara kafa tutmadın?
Bak şimdi iyi dinle...
O Zekeriya Öz denen savcı kılıklı vatan haini ülkede terör estirirken, onun ne ve kim olduğunu, dönemin başbakanı günümüzün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bunların ilk hedefi olacağını Türkiye'de ilk kaleme alan benim...
Öyle icra davalarıyla sefa sürmek değil bu iş, yürek ister…
Ondan öncesinde yine FETÖ ile mücadele edip işleri batırılan, her türlü zulme maruz kalan da benim...
Sen nerdeydin o zaman?
Şimdi gazeteci geçinip atıp tutuyorsun.
Hatırlar mısın bu güruh sahte delillerle, kumpaslarla içeri attıklarından bazıları intihar edince ne diyorlardı?
'”Mermiye kafa attı... Nereye gidiyorsunuz, daha kurban kesecektik...”
Akın Efendi bin yılın en büyük terör, soygun ve casusluk şebekesiyle mücadele ettiğimizin farkında değilsin galiba...
Anayasa Mahkemesi’nin “Haberden dolayı gazeteciye hapis cezası verilemez” hükmüne rağmen FETÖ bağlantılı organize suç örgütü üyelerine hakaret etti diye benimle mi cezaevinde yattın?
İşinize gelince basın özgürlüğü diye atıp duruyorsunuz, Enis Berberoğlu gazeteci de biz fasulye miyiz?
FETÖ ile aidiyet, irtibat, iltisakı olanların dosyaları adliyelerde, valiliklerde, emniyette sümen altı edilmeye çalışılıp, deliller karartılırken, bunları yapanların da tamamı hain örgüt ile aidiyet veya irtibat-iltisaklı çıkarken sen mi bizimle birlikte mücadele ettin?
FETÖ ilintili dosyalar sürekli zaman kazanma amaçlı ötelenirken, deliller yok edilmeye, karartılmaya çalışılırken, bu örgütün yapısı, örgütlenmesi ve faaliyetlerini haber yapıyoruz diye tehdit-hakaret adı altında kamu görevlisine hakaret ettiler diye bizlere açılan, çoğunluğu mükerrer davalar yoluyla yıllar boyu bizleri ceza evlerinde çürütmek ve yanı sıra on binlerce lira para cezalarına sen mi çarptırıldın?
Sadece bu davalara tanık veya delilleri elinde bulunduruyor diye masum insanların verdiği delillerin yok edilmesine, o insanların düzmece FETÖ ihbarıyla yaşamının yok edilmesine sen mi şahitlik ettin?
Sahte hesaplardan anamıza, avradımıza, çoluk çocuğumuza kadar küfrü, hakareti sen mi yedin?
Çok hukuk adamıydın da bu memlekette dosyadan delil çeken, delil karartan, tanıkları tehdit eden adli görevlilerle sen mi mücadele ettin?
Bak sana bir olay daha anlatayım.
Günün birinde karşılıklı yazılardan dolayı fiili saldırıya maruz kaldım.
“Nefsi müdafaa” karşılığını verdik.
Saldırganlardan biri sanık oldu, biri tanık ve ben de yine sanık.
Davaya bakan hakim tüm tanıklar benim lehime şahitlik edip, Yargıtay'ın tanık beyanları varken “mahkemeler kanaate dayalı karar veremez” hükmüne rağmen ne oldu biliyor musun?
Saldırganlardan biri suçunu kabul etti 2 bin lira para cezası verildi.
Bana ne oldu biliyor musun?
Asgari ücretli görünüyorsun, bakmakla yükümlü olduğun iki çocuğun var, 2 bin lira parayı ayda yüz lira yüz lira ödeyemezsin deyip 6 ay hapis cezası verildi.
Sonra aynı hakim Asliye Hukuk Mahkemesi'ne verildi.
Orada bana “2 bin lira parayı ödeyemezsin o yüzden hapis yatacaksın” diyen hakim tazminat davasında ne karar verdi biliyor musun?
30 bin lira para cezası…
Aynı hakim Sulh Ceza'da iken bir ara FETÖ ile ilgili tüm haberlerimi kaldırma kararı veriyordu...
Sonra karı-koca tutuklandılar, meslekten atıldılar.
Sen bana hangi adaletten bahsediyorsun?
Akın Kardeşim sen gezer, sefa sürerken bu mel'un örgüt ile biz süngü süngüye, göğüs göğüse mücadele veriyorduk...
Hain güruhu tarafından senin hakkında mı verildi bizler için verilen katli vaciptir fermanı?
Mezarımız bile bulunmayacaktı mezarımız...
Bana hangi hukuktan, adaletten bahsediyorsun?
Bu yazdıklarım, yaşadıklarımız yanında denizde kum tanesi...
Avukatsın diye hukuktan bir sen mi anlıyorsun?
Ben de 4 yıllık gazetecilik okulu mezunuyum.
Hukuk ağırlıklı dersler okudum.
Zaten biz girdiğimizde okulumuz Ege Üniversitesi Hukuk Fakültesi 4 yıllık Gazetecilik Yüksek Okuluydu.
2 yıl fark dersleri verdiğimizde hukuk diploması da alıyorduk.
Sizin her gün takip ettiğiniz Yılmaz Özdil var ya, işte o hem İzmir Atatürk Lisesi hem gazetecilik okulundan sınıf arkadaşımdır.
Bize mi öğreteceksin ki Hakkı-Hukuku-Vatan, Atatürk, Cumhuriyet sevgisini?
Öyle avukat cüppesiyle millete hukuk-adalet dersi vermeye benzemez bu işler.
Çok istiyorsan çıkar cübbeni başla gazeteciliğe, o zaman eşit şartlarda gazetecilik neymiş çok iyi öğrenirsin...
Avukat olabilirsin de bu yaptığının gazetecilik mesleğine hakaret, terörle mücadele eden gazetecileri hedef göstermek olduğunun dahi farkında değilsin galiba.
Gazetelerde çarşaf çarşaf bazı siyasilerin FETÖ mensuplarını kurtarmak için neler yaptığı kaleme alınıyor.
FETÖ üyelerini kurtarmak için FETÖ borsası kurulduğundan da haberin yok gibi.
Sana bir olay daha anlatayım da, FETÖ lehine kimler nasıl davalara müdahil oluyorlarmış iyi öğren.
Giden bir mülki amir, üst düzey bir siyasetçiyi kast ederek, “Ben olmasam birinci derece yakını tutuklanacaktı” ifadelerini kullanmıştı.
Sen cevap ver şimdi buna.
Terör örgütü lehine Yargıya müdahale mi değil mi?
Susma bunlara da cevap ver.
Emin ol ki o tahliye sonrası yeniden tutuklamalar ardından Aydın'da tek üzülen sensin her halde.
Bu üzgünlük ve de hırçınlığına da bir anlam veremedim?
Çık bakalım vatandaşın içine, koy ortaya benim ve senin yazdıklarını, bakalım ne diyecekler?
Hukukçuysan, bu tahliye kararlarını verenlerin kararlarının sorgulanma hakkı olduğunu da bilmen gerek.
Hangi gerekçeyle saldınız?
Sağlık ise tek tek sağlık raporları ortaya konsun.
Delil yetersiz ise o zaman MİT ve Emniyet yetersiz delille mi toplanmasını istedi bunların?
Tahliyelere itiraz eden Savcılık mı o zaman yanlış karar aldı?
Başka yerlerde sapır sapır cezalar kesilirken, burada niye hala bu işler sürüncemede?
Cezaları varsa kessinler, yoksa beraat versinler.
Yoksa zamana mı oynuyorlar?
Bunları sormayalım mı, Devletin ilgili kurumlarını haberdar etmeyelim mi?
Şu an kamuoyunda bu olaylarla ilgili dönen rakamlar hakkındaki iddialarla ilgili bilgin de yoktur senin?
O zaman hiç bilmediğin konularda bizi hedef gösterircesine neden yazılar kaleme alıyorsun?
Bu güne kadar sana tek lafımız, tek bir sataşmışlığımız, tek bir muhabbetimiz oldu mu?
Niye bizi hedef alıyorsun, neden bu tahliyelere sevinip yeniden tutuklanmalara tepki gösteriyorsun?
Sana bir kez daha söylüyorum...
Gazeteciliğe çok meraklıysan, çıkar cüppeni in meydana.
Alem kim, neymiş görsün.
Sözün sonunda, FETÖ tahliyeleri ardından yaşadığın sevinci böldüğümüz için üzgünüm birader...