Hayvanları Koruma Kanunu ile ilgili fikirlerinin alınmadığını açıklayan veteriner hekimler, "Teklifin önümüzdeki haftalarda TBMM’ye geleceğini basından öğrenmiş bulunuyoruz" dedi.
Sağlıklı hayvanların ötanazisi ve itlafının veteriner hekimler açısından da etik, insani ve vicdani olmadığını kaydeden hekimler, evrensel hekimlik değerlerini hatırlattı:
"Veteriner hekimler olarak bizler bu yasa çıksa da ötanazi yapmayacağız. Önerilen bu yöntem sanıldığının aksine maliyet açısından da avantajlı değildir. Basındaki haberlerden edindiğimiz bilgilere göre bu taslakla getirilenlerin daha önceki değişiklikler gibi sahadan ve bilimsellikten uzak, uygulanması mümkün olmayan, toplum vicdanını rahatsız eden değişiklikleri içerdiği ve ülkemize bu alanda bir 20 yıl daha kaybettireceği kaygısı taşımaktayız. 2004 yılında çıkan 5199 sayılı Hayvan Koruma Kanunu öncesinde, sahipsiz hayvanlar maalesef insani olmayan yöntemlerle yok edilmekteydi. Ancak gelişen toplumsal bilinç ve itirazlar sonrası 5199 sayılı kanun çıkarılmış ve her türlü itlaf yasaklanmıştı."
"5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu uygulanmadı"
Yerel yönetimlerin birkaçı dışında Hayvanları Koruma Kanunu'na uygun hareket eden belediyenin olmaması sebebiyle sahipsiz hayvan popülasyonunun bir sorun haline geldiğine dikkati çeken hekimler "5199’a göre yerel yönetimler geçici bakımevi kuracak, sahipsiz hayvanların tedavisi ve rehabilitasyonunu gerçekleştirerek, kısırlaştırıp, aşılayarak yaşadığı bölgeye geri bırakacaktı" dedi. Hekimler, hayvan haklarının ise "seçimden seçime hatırlandığını" dile getirerek siyasetçileri eleştirdi.
Veteriner hekimler, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'na rağmen denetim yapılmadığını, bütçe ayrılmadığını, kanunun gereğini yapmayanlara ise yaptırım uygulanmadığını dile getirdi. Sahipsiz hayvanların uygun olmayan barınak koşullarında toplatıldığını kaydeden veteriner hekimler, kısırlaştırma işlemlerinin ise maliyetli olduğu gerekçesiyle yapılmadığını söyledi ve tasarıyı şu sözlerle eleştirdi:
"Tasarıda olduğu söylenen ötanazi işlemi, hayvanların tıbbi yöntemler yoluyla, hızlı, ağrısız ve acısız bir şekilde yaşamının sonlandırılması anlamına gelmektedir. Ötanazi, ölümle karşı karşıya kalınması halinde, acının ve ağrının kalıcı olduğu veya hafifletilemediği durumlarda tıbbi gerekçeler ile uygulanan bir yöntemdir.
"Sağlıklı hayvanlara ötenazi uygulamak katliamdır"
Ötanazi sadece veteriner hekimler tarafından uygulanabilir ve sağlıklı bir hayvana uygulandığında katliamdan başka bir anlam taşımaz. Sağlıklı hayvanların ötanazisi ve itlafı veteriner hekimler açısından da etik, insani ve vicdani değildir, evrensel hekimlik değerleri ile de bağdaşmamaktadır. Veteriner hekimler olarak bizler bu yasa çıksa da ötanazi yapmayacağız.
"Kısırlaştıma işleminden daha maliyetli"
Hayvana ötanazi yapılmadan önce uygulanacak prosedürler ile birlikte kısırlaştırmadan daha maliyetli ve zorludur, sahipsiz hayvan popülasyonun kontrolüne yönelik aktif bir yöntem olarak da değerlendirilemez. Ayrıca iletişim çağında Türkiye Yüzyılında ülkemizin uluslararası kamuoyunda algısını olumsuz olarak etkileyecektir."
"Sokağa terkedilen hayvanların sahiplerine yaptırım uygulanmalı"
Türk Veteriner Hekimleri Birliği, soruna ilişkin çözüm önerilerini şöyle sıraladı:
"Büyükşehir Belediyelerinde Veteriner Halk Sağlığı Daire Başkanlığı ve diğer belediyelerde Veteriner İşleri Müdürlüğü kurulmalıdır.
Veteriner Halk Sağlığı Daire Başkanlığı ve Veteriner İşleri Müdürlükler'inde nitelikli ve yeterli sayıda personel istihdamı sağlanmalıdır.
Geçici bakımevi kapasitesini karşılar sayıda veteriner hekim, hayvan sağlığı yardımcı personeli ve işçi personel bulunmalıdır. Bu konuda standartlar oluşturulmalıdır. Geçici hayvan bakımevinde çalışan yardımcı personeller hijyen, hayvan davranışları, hayvan refahı ve bakımı, hayvanların tutulması ve yakalanması konusunda eğitim almalıdır.
İhtiyaç duyulan bölgelerde veteriner fakülteleri ve serbest veteriner hekimlerden kısırlaştırma çalışmalarında destek alınmalıdır.
Sahipli hayvanlar da dahil olmak üzere kontrolsüz üreme ve denetimsiz ticari satışların önüne geçilmeli, üretim yapılacaksa ilgili bakanlığın denetimi ve mutlaka veteriner hekimlerin denetimi ve onayıyla yapılmalıdır.
Sahipsiz kedi ve köpeklerin sokaktan sahiplenilmesi özendirilmeli, sahiplenilmesi halinde kimliklendirilmesi ile ilgili zorluklar ortadan kaldırılmalı, her yaştaki hayvan kimliklendirilebilmelidir.
Çevreye uyum gösteremeyen, yaşlı, zayıf, engelli vb. köpekler ve kediler sahiplendirilinceye kadar veya hayatları boyunca bakımevlerinde kalmalıdır.
Hayvan sahiplenme şartları yeniden düzenlenmelidir.
Sokağa terkedilen hayvanlara ilişkin hayvan sahiplerine ciddi yaptırımlar uygulanmalıdır.
Önemli bir sokak hayvanı kaynağı olan kırsal yerleşim alanları ile tarım işletmelerindeki hayvanlar denetim altına alınmalıdır. Sahiplendirmenin özendirilmesi, devletin bu konuda destek vermesi, bireysel sahiplenmenin yanı sıra, ülkemizde bulunan çok sayıda şirketin ve kamu kurumlarının hayvanları sahiplenmesi sağlanmalıdır.
Çözüm için başta meslek örgütleri olmak üzere sivil toplum örgütleri ve diğer gönüllülerden yardım alınmalı, destekleri istismar eden kişi ve kurumlar denetlenmelidir."