Aydın'da görülen FETÖ-PDY çatı davasındaki Mustafa Ancın başta olmak üzere gerçekleşen tahliyeler, tüm kamuoyunda büyük infiale neden olmuştu.
İşin garibi Mustafa Ancın'ın ne ve kim olduğu ortadayken, itirafçılık, delil yetersizliği gibi sudan mazeretlerle salınmaları, akıl tutulmasıydı.
Kardeşim bu adamın davalarda ve ifadelerinde söylediği ne varsa boş bir masaldan ibaret.
İtirafçı olmak için verdiği bilgilerle çetenin hangi işleyişini, hangi örgütlenmesini, hangi faaliyetlerini ortaya koymuş?
Koca bir sıfır...
Sağlık sorunlarıymış.
Yaşlı olanları anladım da, o kılıf Mustafa Ancın ve diğerlerine sığmaz.
Delil yetersizmiş...
Geçin bumları.
O zaman operasyonları yapan MİT mi Emniyet mi için boş dosyalarla tutuklamalara yol açtılar.
Öyle derseniz, Devletin temeli olan bu kurumları zan altında bırakır, çalışma şevkini kırarsınız.
Bu karardan sonra adalet ve terörle mücadele duygusunun nasıl yara aldığını hayal bile edemezsiniz.
Allah'dan Mustafa Savaş, Haldun Haşmet Aysan ve Metin Can durumun vahametini Cumhurbaşkanlığı ve Adalet Bakanlığı'na kadar ilettiler, Devlet içindeki vatan evlatları yeniden harekete geçti ve yeniden gözaltı kararları alındı.
Bize gelen istihbaratlara göre bazıları fırsat bu fırsat Yunan Adaları üzerinden yurt dışına kaçma planları bile yapıyorlarmış…
Halk arasında bu salınımlar için çok yüksek meblağların döndüğü söylentileri dahi, terörle mücadele ve adalete güven açısından son derece büyük tehdittir.
Başka iddialar da var, şu an sırası değil...
Güzel kardeşim nasıl bir adalet anlayışıdır bu, çözmek mümkün değil.
FETÖ mücadelemizde bize gak dedik mi altı ay, guk dedik mi 20 ay hapis cezaları kesen, hakaret-tehdit gerekçesiyle neredeyse müebbet hapse çarptırmak için fırsat kollayanlar, verdikleri para ve hapis cezaları ile kabahat niteliğindeki küçük iddialar hakkında bile bizlere kürek mahkûmu muamelesi yapanlar, iş FETÖ ile mücadeleye gelince ha bre ayak sürüyor.
Siyasetçilerin FETÖ üzerine gitmemesi karşılığı kellesine pazarlık yapılanların biz olduğunu bilmediğimizi mi sanıyorsunuz?
Pazarlık basitti;
“FETÖ'den yakınları kıstırılan siyasetçiler bizlerin FETÖ mücadelesinde sessiz ve duyarsız kalacak, FETÖ'nün bir ayağı AK Parti İçerisinde bir ayağı diğer tarafta karşılıklı dosyaları kapatılacak veya sürüncemede bırakılacak, bunun sonucu bizler sahipsiz kaldığımız için ha bre trafik cezası gibi para ve hapis cezaları kesilerek susturulacaktık...”
Boşuna açılmadı bizlerin takipsizlik verilen dosyaları. Boşuna kamu görevlisine hakaret diye bir ha bre hapis ve para cezaları kesilmedi bizlere.
Boşuna aynı dosyalardan mükerrer yargılanmadık, mükerrer cezalar almadık.
Hepsini tek tek biliyoruz, deşifre etmeye başladık ve edeceğiz de...
Vatan savunması bu, ya musalla ya mapus yemini edeli çok oldu, azdan az gider çoktan çok...
Geçen yazımızda Aydın hala FETÖ'nün cenneti derken, bunu da kastetmiştik.
Şuraya bakın.
Mahkemede ağlayıp sızlayan Mustafa Ancın ne zaman FETÖ denen ihanet odağından kopmuş ki...
FETÖ'nün stratejisi çerçevesinde seçimlerde kimlerle, hangi siyasilerle ne karşılığında nasıl iş birliği yaptığını kamuoyunda bilmeyen mi var?
Bu 15 Temmuz ihaneti yaşanmadan kısa süre önce kız kardeşini ziyaret bahanesiyle Amerika'daki hain başına Aydın'daki FETÖ'den yargılanan hangi kuru yemişçiden neler götürdüğünü, hangi sabuncudan Fetullah Gülen denen hainin adının yazılı olduğu sabunlar yaptırdığını, rezidanslarındaki kafeteryalarında Perşembe akşamı toplanarak hangi kararları aldıklarını biz biliyorsak, bundan ötesi mi var?
Okulları devretmek istediğini söylediğinde hain başının az sabret deyip 15 Temmuz kalkışmasına ramak kala ona direnmesini söylediğini, o kalkışma başarılı olsa Mustafa Ancın'ın hangi makama getirileceğini yoldaki çocuk biliyorsa, gerisini tartışmaya bile gerek yok.
Bakın Ümit Özdağ, FETÖ denen bin yılın belasını nasıl tanımlıyor?
“Bin yıldır görülen sadece en büyük terör örgütü değil, aynı zamanda en büyük casusluk şebekesi...”
Bunu iyi irdeleyin.
Bin yıl önceki Hasan Sabbah ve Haşhaşiler’in soyundan gelen bu soysuz çete ile bin yıl öncesi arasında çok büyük benzerlikler olduğu gibi, bir de büyük fark var.
Bin yıl önceki Hasan Sabbah ve canileri kendi devletlerini kurmak, Hasan Sabbah'ı kral yapmak istiyorlardı.
Bizdeki ihanet şebekesi ise bin yıl sonra aynı yöntemlerle faaliyet gösterdi fakat asıl amaçları kendi devletlerini kurmak hain başını mehdi ilan etmek değil, iç savaş çıkarıp ülkeyi siyonist-emperyalist güçlerin pay etmesi için köpeklik yapmaktı.
Bu hain çete var olduğu müddetçe partiler gelip gider, yöneticiler değişir, ülke yine bu ölümcül tehditten kurtulamaz.
Neyine acıyacaksınız bu beyni yıkanmış hainlerin?
Gelelim şimdi olayın en dikkat çeken boyutuna.
Aydın'da bu tahliye kararları ardından sadece bir kaç kişi mücadele verdi.
Aydın Milletvekili Mustafa Savaş gerçekten büyük bir mücadele ile üzerine düşeni yaptı.
Haldun Haşmet Aysan, doğrudan Cumhurbaşkanlığı ve Adalet Bakanlığı'nı bilgilendirdi.
Bendeniz de nacizane, Aydınlılar ve Türk Milleti'nin duygularını bu satırlardan duyurdum.
Peki AK Parti'nin diğer vekilleri, teşkilatları acaba neden sesi çıkmadı, neden dut yemiş bülbül gibi susuyorlardı?
İş show'a gelince 15 Temmuz günü hepiniz meydanlarda sucuk ekmek yiyip şarkı türkü eğleniyordunuz hani?
Hani sosyal medyadan kendinizi kahraman gibi gösteren paylaşımlar ile Bağdat sultanı gibi gerin gerin geriniyordunuz?
İş atıp tutmaya, 15 Temmuz geldiğinde meydanlarda sucuk ekmek yiyip şarkı türkü eğlenceye gelince hepsi en önde, iş vatanı savunmaya gelince hepsi arazi...
Sucuk ekmek 15 Temmuz'cuları sizi...
Nasılsa o seçimler gelecek.
Nasılsa sizler yine bir yerlere aday olup, atıp tutacak, kof delikanlılık yapacaksınız.
İşte o zaman suratınıza öyle bir Metin Can şamarı yiyeceksiniz ki, bir daha siyaset yapmaya tövbe ettireceğim hepinizi.
Bunların, yüz yıl önce Aydın işgal edilirken -Yunan'ı davul zurna Germencik'te karşılayanlardan bir farkı kalmadı.
Çıkar için gündem neyse sosyal medyadan at tut, meydanlarda sucuk ekmek şarkı-türkü eşliğinde kıvırt, iş icraata gelince menfaat uğruna el altından hainlerle iş birliği bile yap.
Sözün sonu, geçen yazımda dile getirdiğim bir cümleyi tekrar vurgulamak istiyorum;
“Bu hain örgüt ile hala çıkar ilişkisi içerisinde bulunup aidiyeti, irtibatı, iltisakı olan herkes, can düşmanımızdır...”
Tek derdi vatanı-milleti-bayrağı-ezanı olan bizler için Kat'il fermanı çıkaranlara, aynı şekilde karşılık vereceğimiz, cümle alem tarafından iyi bilinmelidir.
Bizler bedel ödemeye alışkın savaşçılarız, canı tatlı olanlar düşünsün...