Son günlerde yargıda FETÖ'cülerin varlığını sürdürdüğüne dair tartışmalar yapılıyor.
Hükümete yakın Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, önceki gün yayımlanan yazısında yargıda tuhaf şeyler olduğunu, FETÖ'cülerin kritik noktalara getirildiğini yazdı.
Pelikancıların Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'e karşı bir operasyonu olarak değerlendirilen yazıya Gül çok sert yanıt verdi:
"Bu örgütün sadece yargıya, orduya, emniyete sızdığı sanılmasın. Nerede ahlaksızca bir saldırı varsa bilin ki orada FETÖ’nün bir tezahürü vardır. Daha düne kadar FETÖ’cülerle aynı maklubeye kaşık sallayanlar bugün çıkıp bize FETÖ ile mücadele dersi vermeye, asil şerefli Türk yargısına saldırmaya kalkmasın."
AKP içinde Pelikancılarla, karşıtlarının kavgası devam ederken, yargının mevcut durumu da merak ediliyor.
Emekli Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok, Odatv’ye yaptığı açıklamada, yüksek yargıdaki FETÖ varlığına işaret etti. Üçok, 2014’te yapılan HSYK seçimlerine değinerek, verilen oyları, ihraçları kıyasladı.
Üçok, çizdiği tablonun ardından “Hakimler ve Savcılar Kuruluna büyük bir görev düşmektedir. Türk Yargısının içerisindeki kripto FETÖCÜLERİ tespit ederek yargı önünde hesap vermelerini sağlamak onların boyunlarının borcudur” dedi.
“23 EYLÜL 2014 TARİHİNDE YAPILAN HSYK ÜYE SEÇİMLERİNİ ÇOK İYİ ANALİZ ETMEK GEREKİR”
İşte Ahmet Zeki Üçok’un açıklamaları:
“15 Temmuz sonrasında geçen üç yıla baktığımızda FETÖ ile mücadelede gelinen noktanın ne yazık ki yeterli olmadığını görüyoruz. Son iki yıldır TSK içerisinde ki FETÖ yapılanmasına karşı yapılan operasyonlar dışında diğer kurumlarda tek bir FETÖ operasyonu görmüyoruz. Zaten TSK, Emniyet ve yargı dışında kalan diğer kamu kurumlarının internet sitelerinde yer alan bilgileri incelediğimizde de, FETÖ üyelerinin ihraç oranlarının ortalamasının % 4 olduğunu görüyoruz. TSK gibi personel alımlarının son derece sıkı kurallara bağlı olduğu bir kurum da bile % 50-60 oranında bir yapılanmaya gitmiş FETÖ’nün, Gümrük Bakanlığında % 2,1, Diyanet İşleri Başkanlığı % 1.5, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığında % 1.8, TRT % 6.6, Dışişleri Bakanlığında % 6.1 gibi olması mümkün değildir.
Hepimizin basından takip ettiği üzere son bir, bir buçuk yıldır, FETÖ soruşturmaları ve yürüyen davalarda, FETÖ ile mücadele bağlamında kamuoyunu tedirgin eden kararlar alındı. FETÖ üyeliği için delil sayılan Bylock, Bank Asya, Ankesör vb. hususlarda Samsun, Hatay, Muğla, K. Maraş, İstanbul, İzmir gibi bazı illerimizdeki mahkemeler tarafından, bu delilleri itibarsızlaştırmaya yönelik kararlar ve kamu vicdanını yaralayan tahliyeler verildi. Nasıl bu aşamalara gelindiğini biraz geriye giderek inceleyelim.
15 Temmuz darbe girişiminin hemen ertesi günü, HSYK iki binden fazla FETÖ mensubu hakim ve savcıyı ihraç etti. HSYK’nın bu tutumu, FETÖ ile mücadele için atılmış en önemli adımdır. HSYK tarafından, FETÖ üyesi hakim ve savcılar ihraç edilmemiş olsaydı kendi örgüt üyesi asker, polis, sivil hiç kimseyi ne soruştururlar ne de dava açarlardı. Bu operasyonu yapan,Türk hukuk tarihinin en başarılı HSYK’sı kolay oluşturulmadı. O günleri ve bugünleri anlayabilmek için 23.09.2014 tarihinde yapılan HSYK üye seçimlerini çok iyi analiz etmek gerekir.
“HSYK HEYETİ TARAFINDAN DİZAYN EDİLEREK ADETA FETÖ TARAFINDAN ÖLÜMCÜL BİR SİLAH GİBİ KULLANILMAYA BAŞLANDI”
2010 yılında yapılan Anayasa referandumu sonrasında; HSYK Genel Kurulu 22 üyeden oluşmaktadır. Kurulun Başkanı Adalet Bakanı olup, Müsteşar Kurulun tabii üyesidir. Kurulun diğer üyeleri ise; ilk derece adli yargı hâkim ve savcılarının kendi aralarından seçtikleri yedi, ilk derece idari yargı hâkim ve savcılarının kendi aralarından seçtikleri üç, Yargıtay Genel Kurulunun kendi üyeleri arasından seçtiği üç, Danıştay Genel Kurulunun kendi üyeleri arasından seçtiği iki, Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulunun kendi üyeleri arasından seçtiği bir ve Cumhurbaşkanının hukukçu öğretim üyeleri ve avukatlar arasından seçtiği dört üyeden oluşmaktadır.
Referandumdan hemen sonra 17 Ekim 2010 tarihinde yapılan ilk HSYK seçimlerinde, tamamı 15 Temmuz sonrası FETÖ üyeliği nedeniyle ihraç edilen aralarında Teoman Gökçe, İbrahim Okur, Birol Erdem, Ahmet Berberoğlu, Resul Yıldırım, Ahmet Kaya ve Nesibe Özer gibi isimler HSYK üyeliğine seçildiler. Yargıtay ve Danıştay’dan seçilen üyelerle birlikte HSYK’nın yeni yapısı tamamen FETÖ’nün kontrolüne geçti. Türk yargısı 2010 yılında seçilen bu HSYK heyeti tarafından dizayn edilerek adeta FETÖ tarafından ölümcül bir silah gibi kullanılmaya başlandı. Başta Balyoz, Askeri Casusluk, Amirallere Suikast gibi kumpas davaları bu HSYK’nın atadığı FETÖ üyesi hakim ve savcılar tarafından hayata geçirildi. Türk adalet sistemi hukuk tarihinin en karanlık, en hukuksuz günlerini FETÖ güdümlü bu HSYK döneminde yaşamıştır. 2010 yılında 10.739 olan hakim savcı sayısı bu heyetin görev yaptığı dört yıllık süreçte neredeyse tamamı FETÖ ile iltisaklı 4.273 hakim savcı alınarak 15.012 çıkarılmış, Yargıtay’da 107 yeni üyelik ele geçirmiş ve Türk yargısı adeta FETÖ yargısına dönüştürülmüştür.
“BU SEÇİMDE FETÖ ÜYESİ HAKİM, SAVCI, YARGITAY VE DANIŞTAY ÜYELERİ ADETA BİR ÖLÜM KALIM MÜCADELESİ VERMİŞLERDİR”
Ogünleri yaşayan ve FETÖ yargısının hukuksuzluklarına bilfiil maruz kalan birisi olarak, 23.09.2014 tarihinde yapılan HSYK seçimlerinin Türk hukuk tarihi açısından ne kadar önemli olduğunu en acı biçimde öğrenenlerdenim. Türk yargıç ve savcıları adeta FETÖCÜLER ve DİĞERLERİ olarak ikiye ayrılmışlardı. Türk yargı sistemindeki karanlık gidişi gören DİĞERLERİ, yani FETÖ üyelerinin dışında kalan sosyal demokratlar, ülkücüler, muhafazakarlar, Atatürkçüler, milliyetçiler, dindarlar hepsi bir araya gelerek Yargıda Birlik Platformu adı altında birleştiler. 2014 HSYK seçimleri, Türk yargısının içler acısı halini göstermesi ve FETÖ üyelerinin tespit edilmesi açısından da en önemli verilerin elde edildiği seçim olmuştur. 15 Temmuz darbe girişiminin hemen ertesi günü ihraç edilen iki binden fazla hakim ve savcının tespitinde bu seçim sırasında yapılan çalışmalar ve tespitler, HSYK için en önemli kriterleri oluşturmuştur. Bu seçimde FETÖ üyesi hakim, savcı, Yargıtay ve Danıştay üyeleri ile Yargıda Birlik Platformu adayları kıyasıya yarışmışlar, adeta bir ölüm kalım mücadelesi vermişlerdir. Elindeki bu gücü kaybetmek istemeyen FETÖ, tüm üyelerini bu seçime vakfetmiş, neredeyse mezardan çıkarıp oy kullandıracak kadar bu seçimde önem vermiş ve bir bütün olarak hareket etmiştir. FETÖ üyesi hakim ve savcıların, Yargıtay ve Danıştay üyelerinin aldıkları oy miktarları Türk yargısı içerisindeki FETÖCÜLER’in miktarını da ortaya çıkarmıştır. Sayın Adalet Bakanının açıklamalarına göre bugüne kadar 3.926 hakim ve savcı FETÖ iltisakı nedeniyle ihraç edilmiştir. Peki bu ihraçlar, Türk yargısının tamamen FETÖ’den temizlendi anlamına mı gelmektedir, tabi ki hayır. Eğer temizlenmiş olsaydı yukarıda bahsettiğimiz kararlar alınmaz, tahliyeler yapılmazdı.
Yargıtay’da, Danıştay’da mevcut görev yapan FETÖCÜ kaç üye var, adli yargıda, idari yargıda halen FETÖCÜ kaç hakim savcı var, Yüksek Seçim Kurulunun resmi tutanaklarında tespit edilmiş olan rakamlar ve belgeleri ile tüm bunları sunacağım. Seçimin nasıl yapıldığını bilmemiz konuyu anlamamız açısından yararlı olacaktır. Örneğin Yargıtay’dan üç üye HSYK’ya seçilecek. Bu durumda oy kullanan Yargıtay üyeleri, Yargıtay aday listesinde adı yazan adaylardan üç kişiyi işaretliyor. Sonra en çok oy alandan itibaren sıralanarak kontenjanlara göre kazananlar HSYK seçilmiş oluyorlar.
YARGITAY
23.09.2019 tarihinde yapılan HSYK seçimi sırasında 387 Yargıtay üyesi mevcuttur. 373 Yargıtay üyesi, üç HSYK üyesini belirlemek için oy kullanmışlardır. Yapılan seçim sonrasında FETÖ kontenjanından seçime giren ve 15 Temmuz sonrası ihraç edilen;
- Kerim Tosun 196 oy % 52.55
- M. Kemal Özçelik 193 oy % 51.74
Bu oylar bize Yargıtay’da oy kullanan 196 üyenin, yani Yargıtay’ın yarısından fazlasının FETÖ üyesi veya FETÖ sever olduğunu göstermektedir. 15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrası 133 Yargıtay üyesi FETÖ iltisakı nedeniyle ihraç edildiğine göre; 196 dan 133 ü çıkarırsak halen görevde olan 63 Yargıtay üyesinin FETÖ üyesi veya FETÖ müzahiri olduğu, Yüksek Seçim Kurulu tarafından ilan edilen rakamlara ve HSYK verilerine dayanarak söyleyebiliriz.
DANIŞTAY
23.09.2019 tarihinde yapılan HSYK seçimi sırasında mevcut 156 Danıştay üyesinden 151 kişisi iki HSYK üyesini belirlemek için oy kullandılar. Yapılan seçim sonrasında FETÖ kontenjanından seçime giren ve 15 Temmuz sonrası ihraç edilen;
- Şaban Işık 73 oy % 46.80
Bu sonuç bize, Danıştay’ın neredeyse yarısı olan 73 üyenin FETÖ üyesi veya FETÖ sever olduğunu göstermektedir. 15 Temmuz sonrası 43 Danıştay üyesinin FETÖ üyesi olmaktan ihraç edildiğini göz önüne alacak olursak, Danıştay’da halen görev yapan 30 üyenin FETÖ üyesi veya FETÖ müzahir olduğu anlaşılmaktadır.
ADLİ YARGI
2014 yılında HSYK verilerine göre, Adli yargıda 6841 hakim, 4777 savcı olmak üzere toplam 11.618 kişi görev yapmaktadır. FETÖ listesinden seçime katılan ve 15 Temmuz sonrası ihraç edilen;
- İlker Çetin 5.319 oy % 45.80
- Orhan Gödel 5.166 oy % 44.46
- Levent Ünsal 5.133 oy % 44.20
Görüleceği üzere Adli Yargının neredeyse yarısı olan beş bin kişinin üzerindeki hakim savcılar FETÖ listesinde yer alan, FETÖ üyesi oldukları için ihraç edilmiş olan hakim ve savcılara oy vermişlerdir. HSYK verilerine göre 15 Temmuz sonrası FETÖ iltisakı nedeniyle 2.047 hakim ve 1.189 savcı olmak üzere toplam 3.236 adli yargı mensubu ihraç edilmiştir. İlker Çetin’in aldığı 5.319 oyun kaçını savcılar kaçını hakimler verdi bilemiyoruz. Ama bir gerçek var ki, İlker Çetin’e oy veren 5.319 hakim savcının 3.236 kişisi atılmış olsa bile Adli Yargıda halen görev yapan 2.083 hakim savcının FETÖ ÜYESİ veya FETÖ MÜZAHİRİ olduğu kesindir. Bu inanılmaz bir rakamdır.
Yukarıda bahsettiğimiz ve nasıl olur da Bylock, Bank Asya, Ankesör delilleri ile ilgili abuk subuk kararlar alınır, herkesin bildiği Adil Öksüz, Ömer Diken, Gültekin Avcı gibi şeddeli FETÖ üyelerinin nasıl tahliye edilir, tutuklu ve firari FETÖCÜ askerlerin şikayetleri üzerine FETÖMETRE algoritmasını oluşturan Tüma.Cihat Yaycı’nın ve KKK’de Fetö ile mücadelenin sembol ismi Hak. Alb. Mehmet Yüzbaşıoğlu’nun evine polis gönderilir diye düşündüğümüz soruların cevapları hepsi bu rakamlarda gizlidir.
İDARİ YARGI
Seçimlerin yapıldığı 2014 yılında HSYK verilerine göre 1.147 hakim vardır. Bilmeyenler için söyleyelim İdari yargıda savcılık makamı yoktur. İdari yargıdan HSYK’a seçilen üç üyenin birisi Yargıda Birlik Platformunun adayı, ikisi ise FETÖ listesinde yer alan ve15 Temmuz sonrası ihraç edilen;
- Ahmet Berberoğlu 735 oy % 64.08
- Mahmut Şen 713 oy % 62.16
Bazen insan ne diyeceğini şaşırıyor. FETÖ bu seçimden iki ve Danıştay’dan bir olmak üzere idari yargıdan tam üç kişiyi HSYK’a sokmayı başarıyor. İdari yargının üçte ikisi ne yazık ki FETÖ adaylarına oy veriyorlar. 15 Temmuz sonrası İdari yargıdan 690 hakim FETÖ iltisakı nedeniyle ihraç edilmiştir. Bu ihraçları dikkate aldığımızda idari yargıda halen görev yapan 45 hakimFETÖ ÜYESİ veya FETÖ MÜZAHİRİ olduğu anlaşılmaktadır.
“HEPSİ YARGI CAMİASI TARAFINDAN İSİM İSİM BİLİNMEKTEDİR”
23.09.2014 yılında yapılan HSYK seçimleri bize Yargıtay, Danıştay, Adli ve İdari Yargı ‘da halen 2.221 hakim savcının FETÖ üyesi veya FETÖ MÜZAHİRİ olduğu gerçeğini ortaya çıkarmıştır. Emin olun bu kişiler bugün kendilerini okuyucu, yazıcı, Menzilci, sosyal demokrat, milliyetçi gibi başka sıfatlarla tanımlasalar da, hepsi yargı camiası tarafından isim isim bilinmektedir.
Sayın Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’e seslenmek istiyorum, siz 2014 yılında yapılan HSYK seçimlerinde FETÖ üyesi hakim ve savcıların Türk yargısı için ne kadar büyük bir tehlike olduğunu görmüş ve bu ucube yapıyı adalet sistemimizden tasfiye etmek için Yargıda Birlik ile beraber mücadele etmiş birisisiniz.Sayın Gül, şimdi size düşen en önemli görev, Adalet Bakanı olarak o günlerin artıkları olan KRİPTO FETÖCÜLERİ temizleyerek yarım kalan bu işi tamamlamaktır.
Diğer yandan yeni adıyla Hakimler ve Savcılar Kuruluna büyük bir görev düşmektedir. Türk Yargısının içerisindeki kripto FETÖCÜLERİ tespit ederek yargı önünde hesap vermelerini sağlamak onların boyunlarının borcudur.
“TÜM BU HAKİM SAVCILARIN İSİMLERİ MİT’E, EMNİYET İSTİHBARAT VE TERÖR BİRİMLERİNE BİLDİRİLMİŞTİR”
Basında yer alan İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 1.500 hakim savcının ankesörlü telefon ile aranmaları nedeniyle soruşturma yürütüldüğü haberleri yer almıştır. Konuyu daha iyi anlayabilmek için kısaca ankesörlü ve sabit hat soruşturması ne demek izah edelim.
7 Şubat 2012 tarihinde MİT Müsteşarına karşı FETÖ operasyon yaptı. Bu operasyondan sonra, FETÖ üyeleri, MİT bizi takip eder deşifre oluruz korkusuyla cep telefonu ile iletişimi bıraktılar. FETÖ abileri kendi sorumluluğunda olan yargı, emniyet ve TSK’da ki üyelerini ankesörlü telefon, büfe telefonu gibi sabit hatlardan aramaya başladılar. Sabit hatlardan arananların tespiti için yapılan çalışmaya bu ad verilmektedir. Basında bu haberlerin yer alması üzerine HSK başkan vekili sayın Mehmet Yılmaz, dördü ihraç üçü görevde olan yedi hakim savcı için İzmir Savcılığının talebi üzerine soruşturma izni verildiğini, 1.500 kişi ile ilgili bir soruşturmanın söz konusu olmadığını açıkladı. Bu kesinlikle doğrudur.
Çünkü İzmir savcılığı da dahil olmak üzere hiçbir savcılığın HSK’nın izni olmadan hiçbir hakim savcı hakkında soruşturma yapma ve dolayısıyla da telefon kayıtlarını inceleme yetkisi yoktur. Bu nedenle hiçbir savcılıkta 1.500 hakim savcı hakkında ankesör soruşturması yoktur. Ancak aralarında İzmir’de olmak üzere tüm illerdeki Anayasal Suçlar savcılıklarının hepsinin, ihraç edilmiş olan hakim ve savcıların tüm telefon kayıtlarını inceleme yetkisi vardır. İhraç edilmiş hakim savcılar hakkında yürütülen ankesör incelemeleri sırasında, aynı ankesör ve sabit hatlardan şu anda görevde olan hakim ve savcıların da arandıkları tespit edilmiştir. İşte haberlere konu olan 1.500 kişi bu şekilde tespit edilmiş olan Yargıtay, Danıştay üyeleri ile adli ve idari yargı hakim ve savcılarıdır. Tüm bu hakim savcıların isimleri MİT’e, Emniyet İstihbarat ve Terör birimlerine bildirilmiştir.
Sayın Mehmet Yılmaz doğru söylüyor. 1.500 hakim ve savcı hakkında savcılıklar tarafından yürütülen ankesörlü hatlar soruşturması yoktur, ancak her biri FETÖ abileri tarafından ankesörlü veya sabit telefonlardan aranmış olan ve savcılıklar tarafından isim isim bilinen 1.500 hakim ve savcı vardır. İşin aslı budur. Şimdi yapılması gereken – öyle yaptıklarını tahmin ediyorum - HSK tarafından, Türk adalet sistemi içerisinde halen fiilen görev yapan bu kişilerin isimleri MİT ve Emniyetten istenilerek haklarında FETÖ üyesi olmak suçundan derhal soruşturma izni verilmesidir. Eğer bu beyanlarımı suç duyurusu olarak kabul etmiyorlarsa, ben Hakimler ve Savcılar Kuruluna giderek suç duyurusunda bulunmaya hazırım.”