• KLEPTOKRASİ

    Kleptokrasi, bir ülkede iktidarı ele geçiren bir ailenin ya da siyasal veya dini grubun, o ülkenin kaynaklarını sistemli olarak soyması demektir. Sözlükteki diğer tanımıyla, “Hırsızlar rejimi” anlamına gelir.

    19:57:57 | 2015-11-19

     

    Kleptokrasi, bir ülkede iktidarı ele geçiren bir ailenin ya da siyasal veya dini grubun, o ülkenin kaynaklarını sistemli olarak soyması demektir.

     

    Sözlükteki diğer tanımıyla, “Hırsızlar rejimi” anlamına gelir. Demokrasinin bütün kurumlarıyla yerleşmediği ülkelerde görülen bu durum, o ülkelerin gelişmesinin önündeki en büyük engellerden biri olmaktadır.

     

    Kleptokrasinin sonuçları da, toplumsal açıdan çok ağırdır.

     

    Kleptokrasi'nin egemen olduğu bir ülkede, yerli sanayi ve tarımsal üretim zayıflar ve iç pazar büyük sermaye gruplarına açılır. Siyasal alanda da insan haklarını çiğneyen, baskıcı bir yönetim kendini gösterir (düşük ücretler, rüşvetsiz iş yapmayan bir bürokrasi vb). Etnik milliyetçiliği, ırkçılığı ya da dini kullanarak geniş kitleleri yönlendirmeleri, bu tür yönetimlerin en karakteristik özellikleri arasındadır.

     

    Üzgün olsak da, Aydın'da hüküm süren yerel idari anlayış, aynen buna benzemiyor mu?

     

    Yaşadıklarınızla karşılaştırın, bire bir örtüştüğünü göreceksiniz.

     

    Bir Çerçioğlu ve şürekası var ki, tüm şehri ve kaynaklarını avuçlarına almışlar, babalarından miras gibi kendi çıkarlarına hizmetten başka bir yolda kullanmıyorlar.

     

    Kimi yargıda, kimi adli ve idari soruşturmada bulunan pek çok yolsuzluk ve de usulsüzlük dosyası, bunların kanıtı.

     

    Aydın'da, Büyükşehir'den adrese teslim ihale alan firmalara bakın, Aydınlı yok...

     

    Yani yerel sermayemiz ölüyor, dışarıdan donsuz cıscıbıl gelenler bile ha bre şişiyor.

     

    Bir şey değil, gapanda gaçan mı yapacaklar, parayı vurduktan sonra Aydın'a bir daha uğramayacaklar...

     

    Çarka göz yummayan, yasa dışılıklara imza atmayan ilçe belediye başkanları, bürokratlar, medya mensupları, siyasetçiler dahil kim varsa, kleptokratik düzenin hışmına uğruyor.

     

    Fakat yolun sonuna geldik...

     

    Adeta Suç İmparatorluğu'na dönen haram çarkını koruma adına, kendilerine hizmet eden bürokrat (Kleptokrat) ile basın kurumları (Klepto Medya) vasıtasıyla, bu kadar kepazeliği örteceklerini zannettiler.

     

    Beceremeyince dışarıdan 10 kadar yeni avukat getirmişler.

     

    Başımıza iş gelirse nasıl ifade vereceğiz diye, antreman yapıyorlar...

     

    Hatta “Klepto Medyanız” yetmez, dışarıdan gazeteci de getirin, demiştik..

     

    Hallerine bakın...

     

    Büyükşehir Belediyesi değil, sanki komedi dans kumpanyası...

     

    Haddimize olmadan onlara tavsiye...

     

    Sadece avukat yetmez size...

     

    Beden Eğitimi, Yoga Hocası ile imaj-maker ve İmam da bulun, avukatlarınızla beraber bir ekip oluşturun.

     

    Eeeee...

     

    Bu güne kadar “organize çıkar örgütü gibi” çalıştınız, bundan sonra size de bir zevahiri kurtarma ekibi lazım...

     

    Beden Eğitimi Hocası nasıl polis otolarına inilir binilir, Yoga Hocası nezarethane veya koğuşta çok daralınca Yoga yoluyla nasıl ferahlanır, İmaj-Maker'iniz emniyet, savcılık ve hakim karşısında beden dili nasıl kullanılır, bayanlar nasıl masum köylü kızı ayağına yatacak, erkekler nasıl “Valla ben yapmadım. Evde kaynanam imzalamış pozuna bürünecek dersleri verir.

     

    Fakat en ağır iş, galiba imamın...

     

    Hani haberlerde çıkmıştı ya...

     

    Hırsız suçüstü yakalanınca, “Allahü Ekber” deyip, yakalandığı evin balkonunda namaza durmuştu.

     

    Bunlara öncelikli o duruşu öğretecek...

     

    Arkasından emniyette, savcılıkta, hakim karşısında ve de ileride yolları düşerse cezaevlerinde hangi dualar okunacak, insan içine çıkınca kendilerini seyredip derin derin bakanlara karşı, “Yallah cinler yallah.. Kış kış cinler kış kışyapmayı öğretecek, ohooo Hocanın işi iş...

     

    Hocam bunlar Allahı bilse, zaten bu işlere tevessül etmezlerdi...

     

    Ayrıca sana da bir öğüt verelim...

     

    Bunlara üç dua öğretmek için, üç yıl gerek...

     

    Valla kafayı sıyırırsın...

     

    En iyisi bir papaza vekalet ver, kestirmeden iki istavroz bir günah çıkarma, herkes mutlu olsun...

     

    KILIÇDAROĞLU'NUN BELALISI

     

    Yazdığımız belgeli ve kanıtlı haberler çok kişide travma yaratsa da, bunlar buzdağının sadece parçası...

     

    Bu olaylar artık ayyuka çıkınca, hatırlarsanız CHP Genel Merkezi'nden müfettişlerin geleceğini söylemiştik.

     

    Adamlar geldiler, incelediler, yolsuzluk, usulsüzlük ve diğer skandal boyuttaki iddiaları kanıtlarıyla görünce,  çok üst düzeydeki görevli, Özlem Çerçioğlu'nun partiden istifasını istedi.

     

    O ne cevap vermiş dersiniz;

     

    “O halde beni İzmir'den aday yapın...”

    ??????????????

     

    Adamlar dumura uğradı neredeyse...

     

    Adam diyor ki, “Bize ulaşan evraklara göre 50 trilyonluk yolsuzluk söz konusu... Şu konularda bu kadar kepazelik var, istifa ediniz..” Hanfendi diyor ki, “Beni İzmir'den aday yapız...”

     

    Ondan sonra Klepto-Medya eliyle, adeta CHP Genel Merkezi'ne inat ve şantaj yaparcasına haberler yayıldı biliyorsunuz...

     

    Ne diyorlardı?

     

    “İzmir'den aday olacak. Sonra CHP Genel Başkanlığı'na oynayacak...”

     

    Çifte telli oynadılar...

     

    Aydın sularından çıkamadan, buz dağına çarptılar...

     

    Dikkat ederseniz Kıçdaroğlu Aydın'a gelince, ne Büyükşehir'e uğradı, ne Özlem Çerçioğlu'nu övücü konuşmalar yaptı.

     

    Faturanın partisine ağır olacağını iyi biliyor ve bu safradan kurtulmak istiyor...

     

    Ama Özlem Çerçioğlu hem CHP hem de Kılıçdaroğlu'nun başına sanki bela oldu, gitmemekte ısrarcı.

     

    İki nedeni var...

     

    Birincisi, eldeki kaynakları bırakmak istemiyor...

     

    İkincisi, yerine gelen kendi ekibini dağıtır, skandalları daha rahat tespit edip, gereğini yapar diye korkuyor galiba...

     

    Siyasi kulislerden duyduklarımıza göre, “Bana bir şey olursa yerime Tümer Apaydın'ı getirin” şeklinde, vasiyet gibi ricada bulunuyormuş...

     

    O nedenle CHP delege seçimlerinde ve kongrelerinde ne kadar Kemal Kıçdaroğlu yanlısı varsa, onları tasfiye etmeye çalışıyor...

     

    Diğer yandan, AK Parti'ye yanaşmak için manevra üzerine manevra yapıyor.

     

    Adamlar, “İstemiyoruz” dedikçe, hala yol-yöntem arıyor.

     

    Bu iddialara ilişkin de, “Ben başka partiye geçmem kardeşim... CHP'liyim, ölene kadar siyaseti partim de yapacağım” da demiyor.

     

    Artık gerçek CHP'liler, onun için şunu demeye başladı:

     

    Biz CE-HE-PE’liyiz, Özlem Hanım CE-HA-PE’li...”

     

    Çaresi yok...

     

    Onu ne siyasi kimliği ne avukat ordusu kurtaramaz…

     

    Adalet Bakanı gelse yapılacak bir şey yok...

     

    AS-Kİ'NİN AÇILIMI

     

    Malum Büyükşehir Yasası gereği, nur topu gibi bir AS-Kİ'miz oldu...

     

    Yani Aydın Su ve Kanalizasyon İdaresi...

     

    Hesap bilmezler, iş beceremezler, su faturalarıyla halka iki büklüm bindirirler...

     

    Bugün vatandaş, beklenen su faturalarını eline almış...

     

    Garipler kademe kalktı diye indirim beklerken, bindirimi görünce şok yaşadılar.

     

    Bazıları bizdeki haberleri okumuş...

     

    Gaziantep Büyükşehir Belediyesi'nde 24 ton su her şey dahil 29 lira...

     

    Bu gariplerin elindeki faturada, 16 ton su zartı zurtuyla beraber 54 lira...

     

    İki büklümü de geçti iş...

     

    Hem de sıkı CHP’li olan biri dedi ki; “Haklıymısşız birader... Ne dediyseniz çıktı. Bari bunların adı da, Aydın’ı Soyma ve Kazıklama İdaresi olarak yazın...”

     

    Söz verdik, AS-Kİ'nin yeni açılımını vatandaşlarımızın ağzından yazıyoruz..

     

    Aydın'ı Soyma ve Kazıklama İdaresi...

     

    Vatana Millete hayırlı uğurlu olsun..